Düğünü var yeğenimin,
Duydum ki, gelin hanım sekreterin,
Yarın mecburen şehrine geleceğim.
“Oranın kızları hayırsızdır,” dedim,
Gel gör ki, dinletemedim.
Geleceğimi elbette duyacaksın,
Görüşmek istersen, düğüne katılırsın,
Beni bıraktığın gibi bulamayacaksın,
Sensizlikte yaş aldım,
Yüzümden çıkaramazsın,
Aşkın mavisi gözlerimden tanırsın.
Sen de gittiğin günkü gibi değilsin sanırım.
Ne önemi var?
Bir ömür geçse de,
Ben sevdiceğimi,
Kır çiçeği kokusundan tanırım.
Yüreğinde sevgiye benzer
Güzel bir duygu kalmışsa,
Karşılaştığımızda,
Eğmeden başını yere,
Mutluluk gözyaşların aksın içine.
Öyle bir sarıl ki bana,
Dünya kalksın ayağa.
Aşkını bertaraf edememişsen,
Küllenen sevdanın alevlenmesine hazır değilsen,
Daha da felaketi,
Beni unutup başkasını sevmişsen,
Suçlular gibi korkarsın,
Düğüne gelmez, saklanırsın.
Olmaz ya,
Rastlaşırsak tesadüfen,
Kader Sokağı’nda,
Yabancı gibi bakma bana,
Yüzünü dökersen neylerim,
Benim Kıymetsiz Kıymetlim.
Yanında yabancı bir erkek varsa,
O başka.
Beni fark edersen, sizi görmeden,
Yolunu değiştir hemen,
Sakın yüzüme bakma, beni tanıma,
Yanındakiyle tanıştırmaya kalkıp,
Canımı yakma.
Biliyor musun?
On altı yıldır, şehrine gelmedim,
Kenarından bile geçmedim,
Böyle bir karşılaşma ihtimalini,
Düşünmek bile istemedim.
Senden önce, görürsem ben seni,
Yanında varsa, yerime koyduğun birisi,
Aşkla bakıyorsa ona gözlerin,
Elini sımsıkı tutuyorsa ellerin,
İşte o an, gönlümde öldün sen.
Unut beni,
Ve sana yazdığım bütün şiirleri.