Birinci baharım,
Sevdim seni, okyanuslar dolusu,
Uçsuz, bucaksız, hesapsız.
Daha ne kadar taşırım koynumda boşluğunu?
Zamansız, mekânsız.
Birinci baharım,
Kabusla yamalı uykularım,
Konduramadığın kadar dağıldım,
Ne yapsam, azalmıyorsun aklımdan,
Yorulmuyor kahrolası hafızam.
Yüreğim mahcup olmaktan korkuyor.
Olmadık zamanlar, hayalin şakağıma dayanıyor,
Gözlerim son bakışını saklıyor.
Günde bir kez anıyorum seni,
O da alıyor yirmi dört saatimi.
Birinci baharım,
Yanarım, aklımı başıma toplamadığıma,
Anlayışsızlığıma, inatçılığına,
“Bir daha olmaz!” deyip, kalmadığına,
Kolundan çekip tutmadığıma,
Saçından bir tel alıp saklamadığıma,
Yanarım,
Koynuma alıp, “sen” diye sarılacağım,
Bir resminin olmadığına.
Birinci baharım,
Mektuplarına kıyamadım,
Nasıl kıyarım?
Her satırında, sana bakarım.
Resmini yakamadım,
Yoktu,
Olsaydı da yakamazdım,
Yanmana dayanamazdım.
Çok pişmanım numaranı sildiğime,
Keşke bunu yapmasaydım,
Hasretin canıma tak ettiğinde,
Sesini duymak için gizlice arasaydım.
Birinci baharım,
Mevsimlik miydi kalışların?
Oyun muydu müşfik bakışların?
Ayrılık orucuna mı niyetliydi duruşların?
İnfaz hükümlü müydü gülüşlerin?
Tuzak mıydı boynuma sarılışların?
Birinci baharım,
Mutluluğun resmiydi gelişin,
Trajedinin son karesiydi, gidişin,
Ölüm ağıtıdır, geri dönmeyişin.
Birinci baharım,
Sen gelmeden iflah olmam,
Kimselerle paylaşamam,
Yeniden sevip, sevip affettiğimi,
İtiraf edemem kendime bile,
Dönmeyeceğini.
Yaralı gönlüm hâlâ sevdalı,
Söyleyecek kadar da delikanlı.